Makaleler

İcra Hukuk Mahkemesinden Alınan Yetki ile Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şuyu) Davası

Paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz malda hissedarların mallarının aynen taksim edilmesi veya mahkemece satılarak bedellerinin hissedarlar arasında payları nispetinde paylaştırılmasına izale-i şuyu denir.

Bu yazımızda yalnızca İcra Hukuk Mahkemesi’nden alınan yetki ile açılan ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) davaları hakkında bilgi verilecektir.

A. İİK 121. Madde Düzenlemesinin Açıklanması:

İcra ve İflas Kanunu’nun “Paraya Çevirmenin Diğer Tarzı. İştirak Halinde Mülkiyet Hisseleri” başlıklı 121. Maddesi:

“Bir intifa hakkı veya taksim edilmemiş bir miras veya bir şirket yahut iştirak halinde tasarruf olunan bir mal hissesi gibi yukarıdaki maddelerde gösterilmeyen başka nevi malların satılması lazım gelirse icra memuru satışın nasıl yapılacağını icra mahkemesinden sorar.

Merci, yerleşim yerleri malum olan alakadarları davet ve gelenlerini dinlendikten sonra açık artırma yaptırabileceği gibi satış için bir memur da tayin edebilir, yahut iktiza eden diğer bir tedbiri alabilir.”

 hükmüne haizdir.

İcra ve İflas Kanunu 114 vd. düzenlenmiş olan genel paraya çevirme şeklinden daha farklı bir satış şekli öngörülen mal ve hakların neler olduğu ve söz konusu mal ve hakların ne şekilde paraya çevrileceği hususu İİK 121. maddede düzenlenmiştir.[1] Söz konusu maddeye göre paraya çevrilmesi (satışı) özel bir yönteme bağlı olan mal ve haklarda biri de “taksim edilmemiş miras hissesi” dir.

Maddede sayılan mal ve hakların nasıl paraya çevrileceği hususunda, maddede yalnızca genel nitelikte bir hüküm yer almakta olup, bu gibi hakların satılması söz konusu olduğunda, icra memuru satışın nasıl yapılacağını icra mahkemesinden soracak ve satışın nasıl yapılması gerektiğini icra mahkemesi saptayacaktır.

Borçluların miras bırakanı adına kayıtlı olan ve vefatla mirasçıların İştirak Halinde (elbirliği ile) malik oldukları bir taşınmazın satışı söz konusu olduğunda, İcra ve İflas Kanunu madde 121′ e göre satışın nasıl yapılması gerektiğini icra müdürlüğünün icra mahkemesinden sormasının akabinde mahkemenin vereceği karara göre hareket edilecektir. Bahsi geçen işlemin yapılabilmesi için icra dosyasına talepte bulunularak, satışın nasıl yapılması gerektiğinin icra mahkemesinden sorulmasının istenmesi gerekmektedir.

B. İİK 121. Maddede Belirtilen İşlemlerin Yapılması Esnasında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar:

B.I. İştirak halinde tasarruf edilen mal hissesinin haczi için icra mahkemesinden izin ya da yetki alınmasına gerek yoktur ancak; İİK 94. Madde gereğince borçlunun iştirak halinde ortak olduğu bir taşınmaz maldaki hissesi haczedildiğinde, bu haciz durumunun adresleri bilinen diğer bütün hissedarlara –ilgili üçüncü kişi sıfatiyle- bildirilmesi gerekmektedir.[2] Bu tebliğ ile hissedarlara “bundan böyle doğacak olan semerelerden borçlunun hissesine düşecek kısmın icra dairesine verilmesi, borçluya hissesi ile ilgili olarak yapılacak her türlü tebligatın bundan sonra icra dairesine yapılması ve borçlunun onayı yerine icra memurunun izninin alınması gerektiği” bildirilmek suretiyle borçlunun hissesi üzerindeki tasarruf hakkı sınırlandırılmış olur. Hissedarlar söz konusu bildiriye rağmen, semereleri icra dairesine değil de borçluya verirlerse, semereleri icra dairesine tekrar ödemek zorunda kalırlar.[3]

B.II. İştirak halinde tasarruf edilen taşınmazdaki borçlunun hissesine ilişkin haciz durumu, icra memuru tarafından, tapu siciline şerh edilmek üzere tapu sicil müdürlüğüne bildirilmelidir.

B.III. Alacaklının satışın nasıl yapılması gerektiğinin icra mahkemesinden sorulması talebinden sonra, icra müdürlüğünce satışın nasıl yapılması gerektiği icra mahkemesinden sorulacaktır. Sonuç olarak icra mahkemesince borçlunun hacizli taşınmaz hissesinin satışı için ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) davası açmak üzere alacaklıya yetki belgesi verilmesi gerekmektedir.

B.IV. Borçlunun bir taşınmaz üzerindeki miras hissesi tapu siciline tescil edilmemiş ise alacaklının, öncelikle İİK’nun 94/II. Maddeye göre borçlunun miras hissesinin tapu siciline tescilini sağlaması ondan sonra miras hissesinin İİK’nun 121. maddesine göre paraya çevrilmesini istemesi gerekir. Alacaklı, borçlunun miras hissesini tapu siciline tescil ettirmeden (intikali sağlamadan) borçlunun miras hissesinin İİK’nun 121. maddesine göre paraya çevrilmesini isteyemez. İİK’nun 121. maddesindeki yola başvurulmadan terekedeki elbirliği halinde tasarruf edilen bir malın borçlu mirasçısının borcundan dolayı satılması mümkün değildir.[4]

Nitekim bu husus Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2010/12543 E., 2010/25490 K. sayılı ve 02.11.2010 tarihli kararında:

“İİK’nun 121. maddesindeki yola başvurulmadan terekedeki elbirliği halinde tasarruf edilen bir malın borçlu mirasçısının borcundan dolayı satılması mümkün değildir. Ortaklığın satış sureti ile giderilmesine karar verilmesi halinde satışın sonucuna kadar borçlunun o mal üzerindeki hissesi henüz belirli ve ayrılmış değildir. Somut olayda borçlulara murislerinden intikal edecek hisselere haciz konmuş olup, taşınmazların henüz borçlular adına intikali yapılmadan taşınmazların taksim edilmemiş bir hali ile bir bütün olarak değerinin tespitine veraset ilamına göre borçluların ayrı ayrı hisse değerlerinin tespitine karar verilmesi İİK’nın 94 ve 121. Maddelerine aykırı süresiz şikayete tabi olup icra müdürlüğünün bu yönde yaptığı 25.09.2009 tarihli işleminin iptali gerekmektedir.”

 hükmü ile bozma sebebi sayılmıştır.

B.V. İcra mahkemesinden İİK’nın 121. maddesine göre alınan yetkiye göre taşınmazın ortaklığının giderilmesinin istenmesi durumunda; borçlunun borcundan dolayı, ortaklığın giderilmesine karar verilmesi için dava konusu taşınmazın elbirliği halinde mülkiyete konu olması gerekmektedir. Zira borçlu payının elbirliği mülkiyetine tabi olmayıp paylı mülkiyet hükümlerine tabi olması durumunda alacaklı, borçlu paydaşın bu payını bağımsız olarak haciz ettirip sattırma olanağına sahip olduğundan, ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) davası açılamayacaktır. [5]

Bu hususta Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2012/3027 E., 2012/4989 K. sayılı ve 29.03.2012 tarihli kararında:

“… Olayımızda; davacı, icra mahkemesinden İ.İ.K.nun 121. maddesine göre almış olduğu yetkiye göre taşınmazın ortaklığının giderilmesini istemiştir. Borçlu ortağın, borcundan dolayı, paydaşlığın giderilmesine karar verilmesi için dava konusu taşınmazın elbirliği halinde mülkiyete konu olması gerekir. Dava konusu edilen ve satışına karar verilen taşınmazda borçlu paydaş H….. P….. 1/4 oranında müstakil payının bulunduğu, payın elbirliği mülkiyetine tabi olmayıp paylı mülkiyet hükümlerine tabi olduğu son gelen tapu kayıtlarından anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı alacaklı borçlu paydaşın bu payını bağımsız olarak haciz ettirip sattırma olanağına sahip olduğundan davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.”

 şeklinde içtihat edilmiştir.

B.VI. Borçlunun alacaklısı tarafından açılan ortaklığın giderilmesi davasında birden fazla taşınmaz dava konusu edilmiş ise icra takibine konu borç miktarına göre dava tarihi itibariyle taşınmazlardan borçlunun payına düşecek değerin tespit edilerek borca yetecek miktarda taşınmazın ortaklığının giderilmesine karar verilmesi, fazlaya ilişkin istemin reddedilmesi gerekmektedir.[6]

Bu hususta Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2010/9596 E., 2011/67 K. Sayılı Ve 17.01.2011 tarihli kararında:

“…Olayımıza gelince; borçlu ortakların borcu nedeniyle alacaklı tarafından açılan ortaklığın giderilmesi davasında mahkemece icra takibine konu borç miktarı saptanmadan ve ne kadar taşınmazın borca yeteceği belirlenmeden 10 adet taşınmazın satılarak ortaklığının giderilmesine karar verilmiştir. Yukarıda belirtildiği üzere borçlu ortakların alacaklısı tarafından açılan davada birden fazla taşınmaz dava konusu edildiğinden icra takibine konu borç miktarı belirlenerek dava tarihi itibariyle taşınmazlardan borçlu ortakların payına düşecek değer tespit edilerek borca yetecek miktarda taşınmazın ortaklığının giderilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.”

 şeklinde içtihat edilmiştir.

B.VII. Ortaklığın giderilmesi davalarında taraf teşkilinin sağlanması zorunlu olup; bu husustaki eksiklik, Yargıtay içtihatlarında bozma sebebi sayılmaktadır.

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2012/7447 E., 2012/10288 K. sayılı ve 09.07.2012 tarihli kararında:

“…Davaya konu parsel davalıların murisi E. M. adına kayıtlı olup, kayıt maliki murisin tüm mirasçıları davada taraf gösterilmiş ise de, davalı Z. M. (O.)’e dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilmemiş, davalı T. M. (Ö.)’in zabıta araştırmasında adresi belirlenmiştir. Davalı H. M.’nin ise nüfus müdürlüğünde dava tarihi itibari ile kayıtlı bir adresi varken Tebligat Kanunun 28. maddesi gereğince ilanen tebligat yoluna gidilmiştir. Adı geçen davalılar yönünden usulünce taraf teşkili sağlandığı söylenemez.

Buna göre; Davalı Z. M. (O.)’e dava dilekçesinin ve duruşma günün tebliğine ilişkin davetiye çıkarılmaması, adı geçen diğer davalılara ilanen yapılan tebligatın ise usulsüz olması nedeni ile usulünce taraf teşkili sağlanmadan davanın esası hakkında karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.”

 şeklinde içtihat edilmiştir.

İcra mahkemesinden İİK’nın 121. maddesine göre alınan yetkiye göre taşınmazın ortaklığının giderilmesi (izale-i şuyu) davası açılması durumunda işbu yazımızda belirtilenlerin her biri önem arz etmekte olup, taraflarca dikkat edilmesi gereken hususlardır.

 ______________________________________

[1] UYAR, T. Paraya Çevrilmesi (Satılması) Özel Bir Usulü Gerektiren Mal ve Haklar (İİY. Mad. 121) (Manisa Bar. Der. 2002/3, s:59-64

[2] UYAR, T. İcra ve İflas Kanunu Şerhi – Ankara 2014

[3] ANSAY, S. Ş. Age. C:1, s:81 – KURU, B. Age. C:1, s:670

[4] Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, Esas No:2010/12543, Karar No:2010/25490, Karar Tarihi:2.11.2010

Kuru, İcra Ve İflas Hukuku El Kitabı S.545

[5] Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2012/3027 E., 2012/4989 K. Sayılı ve 29.03.2012 tarihli kararı

[6] Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2010/9596 E., 2011/67 K. Sayılı Ve 17.01.2011 tarihli Kararı

Bu sayfayı paylaş: